'Diva' olarak tanınan ünlü sanatçı Bülent Ersoy, birkaç gün önce sosyal medya üzerinden yaptığı bir açıklamayla dikkatleri üzerine topladı. 9 Ekim'de gerçekleştireceği konseri iptal ettiğini duyuran Bülent Ersoy, bu paylaşımında kullandığı ifadelerle sosyal medya platformlarında gündem haline geldi. Ünlü sanatçının, Beyaz TV'de yayımlanan "Söylemezsem Olmaz" programının sunucusu Seren Serengil'e yönelik sert sözleri de dikkat çekti.
Bülent Ersoy, 9 Ekim'de İstanbul'da gerçekleştireceği konserini sosyal medya aracılığıyla iptal ettiğini bildirdi. Bu paylaşımı, sosyal medya kullanıcıları arasında büyük yankı uyandırdı.
Ünlü sanatçı, 1997'de "Maazallah", 2000'de "Alaturka", 2002'de "Canımsın" ve son olarak 2011'de "Aşktan Sabıkalı" isimli albümleriyle tanınmasını sağladı. Paylaşımında Polat Yağcı ile bazı anlaşmazlıklar yaşadığını ifade ederek, 9 Ekim'deki konserini iptal ettiğini belirtti.
SOSYAL MEDYA KULLANICILARINDAN ŞAŞKINLIK
Ersoy şöyle yazmıştı:
"Muhterem takipçilerim ve değerli sanatsever dostlarım... 9 Ekim tarihinde sayın Polat Yağcı'nın iradesiyle gerçekleşecek olan konserimi, aramızdaki bazı olumsuz durumlar nedeniyle single olarak iptal ettiğimi belirtmek istedim."
Bülent Ersoy'un bu sözleri kısa sürede sosyal medya mecralarında geniş yankı buldu ve birçok kullanıcı, sanatçının Osmanlıca kelimeler kullanarak açıklama yapmasına dikkat çekti.
"BİLETLERİN SATILMAMASI NEDENİYLE KONSERLERİ İPTAL ETTİ"
Beyaz TV'de yayımlanan "Söylemezsem Olmaz" programına telefonla bağlanan Bülent Ersoy, programın sunucusu Seren Serengil'e sert bir şekilde yanıt verdi.
Ajda Pekkan'a olan saygısını dile getirirken, Pekkan'ın Almanya'daki konserinin biletleri tükenmediği için kendi konserlerinin iptal edildiğini aktardı.
"İki tane ibici çorabı babam da giyse taş gibi olur," sözleriyle dikkat çeken Bülent Ersoy, Seren Serengil'e de "Aptal aptal suratıma bakma," diyerek çıkıştı.
NEYE UĞRADIĞINI ŞAŞIRDI
Serengil ise yaşanan bu diyalog karşısında şaşkınlığını gizleyemedi ve Ersoy'a "Bütün gün Bülent Hanım azarlar, İbrahim Bey azarlar," şeklinde bir cevap verdi.
BÜLENT ERSOY'UN HAYATI
Bülent Ersoy, 9 Haziran 1952 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Türk sanat müziği alanında tanınan bir isimdir ve "Diva" lakabıyla anılmaktadır.
Küçük yaşlardan itibaren müziğe ilgi duyan Bülent Ersoy, sanat hayatına özel müzik dersleriyle başlangıç yaptı. İstanbul Konservatuvarı'nda sadece iki ay eğitim aldı. Eğitimi süresince Melahat Pars ve Rıdvan Aytan gibi ustalardan özel dersler aldı. Konservatuvardan mezun olduğunda, müzikal deneyimlerini daha da zenginleştirme fırsatı buldu ve 1970 yılında, bugünkü Oya Düğün Salonu olarak bilinen Özlem Aile Gazinosu'nda sahne aldı. Sunar Konser Bürosu tarafından düzenlenen ses yarışmasında birincilik kazanarak 1000 lira ödül elde etti.
Sonrasında bu gazinoda üç ay boyunca assolist olarak çalıştı. 1971'de ilk 45'liğini "Lüzûm Kalmadı-Neye Yarar Gelişin" adıyla Saner Plak'tan çıkararak müzik kariyerine ilk adımını atmış oldu. Bu 45'lik, Muzaffer Özpınar'ın söz ve müziğine sahip iki eseri içermektedir.
1974'te Maksim Gazinosu'nda sahne aldı ve burada çıkardığı "Tuti-i Mucizeyi Gûyem Ne Dersem Lâf Değil" isimli plağıyla büyük bir başarıya ulaştı. Maksim Gazinosu'nun sahibi Fahrettin Aslan, Bülent Ersoy'u assolist olarak sahneye çıkarma kararı aldı. Aslen Erkoç olan sanatçının soyadı Müjdat Gezen tarafından Ersoy olarak değiştirilmiştir.
Bülent Ersoy, Müzeyyen Senar'ın temsiliyle başladığı sanat hayatında, almış olduğu yüksek eğitim sayesinde olağanüstü bir yorumcu haline gelmiştir. "Baharı Bekleyen Kumrular Gibi", "Dert Çekmeye Gidiyorum" gibi eserlerle sürekli yükseliş gösteren sanatçı, TRT için birçok klasik Türk müziği eserini seslendirmiştir. 70'li yıllarda pop, arabesk ve fantezi türlerinin popüler olduğu dönemde, "İtrî"nin "Tut-î Mucize-I Gûyem" gibi eserlerden oluşan klasik bir albüm çıkarmıştır ve bu çalışma müzik pazarında rekora imza atmıştır.
Şu ana kadar 30'dan fazla albüm piyasaya süren Bülent Ersoy, Türk müzik tarihinde önemli bir yer edinmiştir.
Sanatçı, klasik müzik alanında en önemli yorumculardan biri olarak kabul edilmekte olup, müzik kariyeri boyunca çok sayıda ödül kazanmıştır. Geniş ses aralığı ve yüksek volümüyle, Japonya'daki ses laboratuvarlarından 'yüzde yüz kusursuz' derecesi almış ve 1997'de "Uluslararası Montu Merid Müzik Doktoru" unvanıyla onurlandırılmıştır.