2025 yılının ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisi, global belirsizlikler ve iç dinamiklerin etkisiyle büyüme konusunda önemli bir sınavdan geçiyor. Dış ticaret dengesi ve yerli üretim, istihdam ve tüketim gibi kritik göstergeler, ekonomik istikrarın sürdürülebilirliğine katkıda bulunuyor. Bunun yanında, güçlü bir iç tüketim, yatırım hareketliliği ve bireysel yatırımcıların artan ilgisi gibi olumlu gelişmeler Türkiye ekonomisinin dinamiklerini yeniden şekillendirmeye devam ediyor.
2025 İLK ÇEYREĞİNDE EKONOMİSEL SINAV
Türkiye ekonomisi 2025’in ilk çeyreğinde enflasyon, faiz oranları ve döviz kuru belirsizlikleriyle karşı karşıya kalırken, iç tüketim, ihracat ve dijital yatırımlardaki artışla büyüme konusunda umut verici iyileşmeler görülüyor. İşte ilk üç ayda yaşanan gelişmeler;
ENFLASYON VE FAİZ POLİTİKALARI
2025 yılının başlangıcından itibaren, enflasyon oranı Türkiye ekonomisinin gündeminde üst sıralarda yer almaya devam ediyor. 2024 yıl sonu itibariyle %44,38 seviyelerinde olan enflasyon, yılın ilk iki ayında %39,05’lere kadar gerilemiş olsa da, yüksek fiyat artışları ve gıda fiyatlarındaki dalgalanmalar ekonomik zorlukların başında geliyor.
Merkez Bankası’nın faiz politikaları da bu dönemde dikkatle takip ediliyor. 2025’in ilk çeyreğinde, politika faizi %42,5 seviyesine çekildi. Fakat yüksek faiz oranları, yatırımcılar açısından cazip bir durum arz etmekten çok, yerli işletmelerin finansman maliyetlerini artırdı.
İlerleyen süreçte enflasyonla mücadeleye yönelik atılacak yeni adımlar, tüketici güvenini artırmak ve yatırımcıları teşvik etmek açısından kritik önem taşıyacak.
DOLAR TL KURU VE KÜRESEL EKONOMİK DALGALANMA
Türkiye’nin en önemli ekonomik göstergelerinden biri olan dolar/TL kuru, 2025 yılının ilk çeyreğinde dalgalı bir seyir izlemeye devam etti. Küresel ekonomideki belirsizlikler ve ABD faiz artışları gibi dış faktörler, Türk lirası üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. 2025’in ilk üç ayında, dolar/TL kuru 38 TL civarında işlem gördü.
GRAM VE ONS ALTININ PERFORMANSI
Mart ayının ilk günlerine bakıldığında gram altın, 349,93 TL artarak %10,46 değer kazandı. Yılbaşındaki başlangıç değerine (2,994.70 TL) göre gram altın, 701,4 lira artışla %23,42 oranında değer kazandı. Son bir yıl içinde gram altın, 2,250.36 liradan 3,696.10 liraya yükselerek %64,25’lik değer kazancı sağladı.
Ons altın da bu ayın ilk gününe göre (168,33 Dolar) %5,89 değer kazandı. Yılbaşındaki değerine (2,640.22 Dolar) göre ons altın, 385,94 Dolar artarak %14,62 oranında değer kazancı elde etti. Son bir yıl içinde ons altın, 2,178.80 dolardan 3,026.16 dolara çıkarak 847.36 Dolar (%38.89) değer kazandı.
AKARYAKIT FİYATLARINDAKİ HIZLI DEĞİŞİKLİKLER
Bu durum, iç piyasadaki ithalat maliyetlerini ve enerji fiyatlarını doğrudan etkiliyor. Döviz kurundaki artışlar, akaryakıt ve doğal gaz gibi maliyetlerin yükselmesine yol açıyor. Bununla birlikte, ihracatçı sektörler için de bu durum, rekabet avantajı sağlıyor. Türk lirasının değer kaybı, özellikle dış pazarlarda Türk ürünlerini cazip hale getiriyor.
TÜRKİYE’NİN İHRACAT PERFORMANSI
2025 yılı itibarıyla Türkiye’nin ihracat performansı önemli bir büyüme kaydetti. 2024 yılı sonunda, Ocak-Aralık dönemine göre ihracat %2,4 artarken, ithalat %5,0 azaldı. Bu artış, ihracatın 2023 dönemine göre daha güçlü bir ivme kazandığını ortaya koydu. İhracatın güçlü olduğu sektörler arasında otomotiv, elektronik, tekstil ve gıda ürünleri dikkat çekti. Fakat, küresel talep dalgalanmaları ve lojistik maliyetlerindeki artış gibi dış faktörler, Türkiye’nin ihracatçıları için zorluklar oluşturdu.
Bir diğer önemli gelişme ise, AB ve Orta Doğu pazarlarındaki büyüme oldu. Türkiye’nin ticaret hacminin çeşitlenmesi, farklı coğrafyalara yönelik ihracat stratejilerinin geliştirilmesi gerektiğini gösterdi. Bu durum, Türkiye’nin daha sürdürülebilir bir büyüme modeli oluşturabilmesi için önemli bir fırsat sundu.
İÇ TÜKETİM VE BİREYSEL YATIRIMLARDA ARTIŞ
2025 yılının ilk çeyreğinde iç tüketim, Türkiye ekonomisinin kritik bir destekleyicisi olarak kalmaya devam etti. Türkiye İstatistik Kurumu ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası iş birliğiyle gerçekleştirilen tüketici eğilim anketi sonuçlarına göre, tüketici güven endeksi Şubat ayında 82,1 iken, Mart ayında %4,6 artarak 85,9 seviyesine yükseldi. 2025’in başında da bu değer güçlü bir şekilde pozitif devam etti. Gıda, teknoloji ve otomobil gibi sektörlerde talep artışı gözlemlendi.
HALKA ARZLARA İLGİDE DÜŞÜŞ
Bireysel yatırımcıların Türkiye’de borsa ile olan ilgileri dalgalanmalara rağmen sürerken, halka arzlara olan ilginin 2024’e göre azaldığı gözlemleniyor. Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlere yapılan yatırımlar, kripto para piyasasındaki hareketlilik ve emlak sektörüne olan talep, Türkiye’nin ekonomik büyümesine önemli katkılar sağlamayı sürdürüyor. Küresel krizler ve enflasyonist ortamda daha fazla kişi, tasarruflarını finansal araçlara yönlendirmeye başladı.
İSTİHDAM VE İŞSİZLİK ORANI
Türkiye’nin işsizlik oranı, 2025 yılının ilk iki ayında 32 milyon 531 bin kişi olarak istihdam edilenlerin sayısını belirtirken, istihdam oranı %49,2 oldu. İş gücü 35 milyon 534 bin kişi, iş gücüne katılma oranı ise %53,7 seviyesine ulaştı. Kadın istihdamı son yıllarda sürekli bir artış gösterirken, gençlerin iş gücüne katılımında hâlâ bazı zorluklar yaşanıyor. Ancak, dijitalleşme ve uzaktan çalışma gibi alanlarda genç iş gücü arzı hızla artıyor. Ayrıca, tarım dışı sektörlerde yeni istihdam fırsatlarının ortaya çıkması, iş gücü piyasasındaki dinamiklerin değişiminde önemli bir rol oynadı.
2025'İN İLK ÇEYREĞİ TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN KARMAŞIK BİR DÖNEM
Küresel ekonomi, 2025 yılında yüksek enflasyon ve artan faiz oranları ile başa çıkmaya çalışıyor. ABD, Avrupa Birliği ve Çin gibi büyük ekonomilerdeki düşük büyüme oranlarının, Türkiye’nin dış ticaretine olumsuz etkileri olması bekleniyor. Ancak Türkiye’nin genç nüfusu, ihracat potansiyeli ve girişimcilik kültürü, ülkenin küresel ekonomik dalgalanmalara karşı dayanıklılığını artırmaya devam ediyor.
Türkiye, yeşil ekonomi ve sosyal sorumluluk projeleri gibi yeni büyüme alanlarıyla küresel ekonominin geleceğine uyum sağlama yolunda önemli adımlar atıyor.
ZORLUKLAR VE FIRSATLAR ARASINDA DENGELİ BİR DURUM
Türkiye ekonomisi, 2025 yılının ilk çeyreğinde zorluklar ve fırsatlar arasında bir denge sağlamaya çalışıyor. Enflasyon, faiz oranları ve döviz kuru gibi temel ekonomik sorunlar, kısa vadeli belirsizlikleri artırsa da, iç tüketim, ihracat ve dijital yatırım gibi unsurlar Türkiye’nin büyüme yolunda umut verici bir temel oluşturmaya devam ediyor. Ülkenin küresel ekonomik dalgalanmalara karşı daha dayanıklı hale gelerek uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme modeli oluşturmaya katkı sağlaması bekleniyor.